Sayfalar

12 Nisan 2011 Salı

Denizciliği doğru okuyabilmek ve 2011 Yılı İlk Çeyreğinde Gemi Satışları - Osman Kaya TURAN

Öncelikle 2010 yılı gemi satışları üzerinden yaptığım incelemeden kısa kesitler sunduğum bir önceki yazımdan sonra gelen yoğun ilgi için teşekkür ederim. Özellikle Armatörlerimizin ve Armatör firmalarımızdaki üst düzey yöneticilerimizin bu konuyla yakından ilgilenmesi memnuniyet verici olup, Türk denizciliğinin geleceği üzerine de olumlu sinyaller veriyor. Her ne kadar detayları ticari amaçlarla bütün okuyucularla paylaşamasam da bu konudaki yazıları kısıtlı imkanlarla çalışan firmalarımıza da bir nebze yardımcı olabilmek için kısmi bilgilerle de olsa devam ettireceğim.

“Piyasayı doğru okuyabilenler ayakta kalır” ifadesi hepimiz için çok bilindik ve hatta oldukça klişe bir laftır. Ancak günümüz koşullarında bunun aksi doğrultuda hareket etmek de imkansız gözüküyor. Özellikle kriz dönemleri firmaların birbirlerinden herşeyi sakladıkları ve “aman bana birşey olmasın da diğerlerine ne olursa olsun” diye düşündükleri zamanlardır. Dolayısıyla iyi günlerde her telefonumuza çıkıp bildiklerini bizimle paylaşan yerli ya da yabancı dostlarımız artık bu bilgilerini paylaşmaz ya da paylaşamaz olurlar çünkü herkesin kendi öncelikleri vardır. Hatta “benden aldığını başkalarına da anlatır” düşüncesiyle sizinle bilgilerini yanlış şekilde paylaşan dostlarınızın (!) sayısı da az değildir.

Daha önce bir yazımda da belirttiğim üzere üzücü de olsa bu dönemlerde yabancı brokerlara lütfen güvenmeyiniz. Çünkü ilk koruyacakları sürekli yüzyüze oldukları yurttaşları olacaktır. Kendinizi onların yerine koyun, belki de benzer bir davranışı siz de yapardınız. Dolayısıyla bu günler güvendiğiniz kişi ve gruplardan bilgi alma dönemi olmakla birlikte son ve sağlıklı kararı verebilmek için kendi araştırma ve incelemelerinizi yapmanız ve kararınızı verirken alternatifleriyle düşünme zamanıdır. Bu nedenle bu tür ve benzer araştırmaların sonuçlarını iyi etüd etmekte şüphesiz fayda bulunmaktadır.

Son dönemlerde hazırlanan raporların sonuçlarını sizler de bizler kadar okuyorsunuz. Sonuç gayet açıktır “geleceği hatta yakın geleceği kimse bilmemektedir”. Ancak dünya yerinde durduğu sürece denizcilik ve bağlı endüstriler olacaktır ve bunlara ihtiyaç duyulacaktır. Dolayısıyla bu dönemleri kendi içerisinde ve dış çevrede iyi etüd eden firmalar ayakta kalacak ve büyümeye devam edecektir. Kısaca devir, sahip olduğunuz ekipleri krizin de yarattığı bir fırsat olarak güçlendirmek ve gerektiğinde düzgün ve güvenilir danışmanlar kullanma dönemidir. Bu konuda kaliteli kişilere yapılacak harcamalar ileride kazanacaklarınızın ve size kazandıracaklarının yanında eğer siz de adını burada veremeyeceğimiz bazı patronlarımız kadar iyiyseniz size büyük başarılar ve maddi kazançlar sağlayacaktır.

Bu açıdan Harge’in şu sözü manidardır: “Zenginlik, kendisine sahip olana ya hizmet eder ya da hükmeder.”

Bir Armatör ya da yatırımcı gerçekte ne ister şeklinde konuya bakıldığında karşımıza özetle aşağıdaki sonuçlar çıkmaktadır;
-       En önemlisi yatırım karlı olmalıdır,
-       Yatırım zaman içerisinde değerini korumalıdır yani uzun vadeli kiralama alternatiflerini karşılayacak şekilde tasarlanmalı ve cazip olmalıdır,
-       Yatırım ya da gemi esnek bir iş bulabilme potansiyeline haiz olmalıdır yani finansmanda mecbur kılınan hususlar dışında tamamen kısıtlı bir ticarete bağlı olmamalıdır,
-       Yatırım minimum riske sahip olmalı mümkün mertebe ticari belirsizlik ve düzenlemelerden uzak olmalıdır.
Yukarıdaki gereksinimler Armatör ya da yatırımcılar için her zaman aynı derecede önemli değildir ve risklerin bazı avantajlarla da telafisi sözkonusudur.

Bu nedenle yukarıdaki hususların pazardaki gelişmeler de gözönüne alınarak detaylı analizi gereklidir. Kısaca global kriz ve yeni oluşan dünya düzeninin de etkisiyle artık spekülasyona ya da tavsiyelere dayalı yatırım devri bitmiştir, yerini bilginin ve analizinin değer olduğu yeni bir döneme bırakmıştır. Dünya üzerinde güçlü firmaların düştüğü durum ve Beluga Shipping örneği bu durumun son dönemdeki en çarpıcı yansımalarıdır. Bu konuda belki öncü ve takipçi stratejilerine de değinmek gerekebilir ancak bunu bir başka yazımıza bırakarak devam edeceğiz.

Öncelikle 2011 yılı ilk çeyreğinde dünyadaki gemi satışlarına ve geçmişe biraz bakalım. 2000’li yıllar ve öncesinde yapılan tüm satışların incelendiği bu çalışmada daha önce de ifade ettiğim üzere her ne kadar detayları ticari amaçlarla bütün okuyucularla paylaşamasam da kısıtlı imkanlarla çalışan firmalarımıza da bir nebze yardımcı olabilmek amacımdır;

-          2011 ilk çeyreğinde satılan gemilerin yaklaşık % 27’sini adı açıklanmayan armatörler oluşturuyor, bu grubu sırasıyla Çin, Yunan, Endenozya, Norveç ve Türk armatörleri takip ediyor.




-          En yaşlı gemi ortalamasında alımlarda baş sırada Malezyalılar ve Suriyeli armatörlerler bulunmakta. Türk armatörleri ise 2010 yılına göre bu kez daha alt sıralardalar. Aldığımız gemilerin yaş ortalaması 13,27. Bunda yeni inşaalarında payı olduğu söylenebilir.
-          Alınan gemilerden fiyatı bilinenlerin ortalaması alındığında en yüksek ortalamalar Dubaili, Lübnanlı, Rus, Danimarka, Japon ve Norveçli armatörlerde. Biz ise 2010 yılına göre dört sıra yükseliyor ve 18. sıraya geliyoruz.
-          2010 yılı satışlarına benzer şekilde 2011 yılı ilk çeyreği satışlarında toplamda en çok satış miktarını adı açıklanmayan armatörler grubu oluşturuyor.  Bu grubu yine Yunan, Çin ve Norveç armatörleri takip ediyor. Türk armatörleri ise üç sıra yükselerek 9. sırada.
-          Satış miktarı belirtilen gemiler üzerinden 2011 yılı ilk çeyreğinde tüm dünyada satılan gemilerin toplam değeri 5,3 milyar USD’nin üzerinde gözüküyor.  Satılan gemilerin yaş ortalaması ise 14,75’e çıkmış.


-          2007 yılından itibaren ilk çeyreklerdeki satış miktarları da aşağıdaki şekilde seyretmektedir.


-          2005 yılından itibaren her bir çeyrekte yapılan satışların yoğunluğu da krizin başladığı 2008 yılı dahil ve hariç olmak üzere aşağıdaki şekilde görülmektedir.


-          2011 yılı ilk çeyrekte en genç gemileri sırasıyla aldıkları gemi sayısı az da olsa Tayland, Japon, Lübnan, Danimarka, Dubai ve Pakistan armatörleri satın almış bulunuyor.
-          Satılan gemilerin adet bazında % 38’ini Bulk Carrier, % 32’sini Tanker, % 13’ünü ise Konteyner gemileri oluşturuyor, ayrıca 2010 yılına göre değişimler de aşağıda görülebilir.

Son olarak, firmalarımıza hayırlı ve bol kazançlı yatırımlar ve efektif çözümler dilerim.
Saygılarımla,

Osman Kaya TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder