20 Ekim 2011 Perşembe

Denizcilik Piyasasına Yönelik Genel Öneriler ve Sonuç - Osman Kaya TURAN

Denizcilik Piyasası Pazarda Rekabet

Geçtiğimiz yazılarda pazarların genel durumu özetlenmiştir, bu yazıda da rekabet konusunu genel öneriler ve sonuç başlığı altında ele alacağız.

Bilindiği üzere pazar yüksek oranda rekabetçi ve arz ile talep dengesini esas alan bir konuma sahiptir. Bu ortamda her bir armatör, hem küçük ölçekli hem büyük ölçekli armatörler ve hem de farklı gemi tipleriyle rekabet etmektedir. Ayrıca armatörün itibar kazanması ve koruyabilmesi de her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır.

Rekabette farklı yollar denense de bu ortamda güçlü olabilme ve rekabetçi olabilmenin yolu genel olarak aşağıdakilere dayandırılmaktadır;

Modern ve yüksek kalitede gemilere sahip olma; bu tür bir filo işletme maliyetlerini azaltacak, güvenliği artıracak ve uygun şartlarda kira kontratları yapmada rekabet avantajı sağlayacaktır. Ayrıca yapılacak düzenli denetlemeler ve bakım programları ile gemilerin kalitesini korumak da oldukça önemlidir. Yalnız bu konuda gerek yeni yatırımlara gerekse uygun bakım ve denetlemelere ayrılacak bütçeler ve yatırımın geri dönüşü ile karlılığı ile zamanlama da ayrı bir faktör ve sorudur.

Ağırlıkları değişmekle birlikte farklı büyüklükte ancak kardeş gemi gruplarına odaklanma; Kardeş gemileri içeren bir filo kurmak ya da bunu korumak operasyonel ve zamanlama esnekliği sağlayarak filonun gelir üretme potansiyelini artırıracaktır.

Kardeş gemi yaklaşımı filo müdürlerine bir gemi için uyguladıkları teknik bilgiyi ve birikimi diğer kardeşlere de uygulayabilme esnekliği ve bağıl olarak bakım ve onarımlar esnasında gerek tedarik gerekse mürettebat ve ortak bakım anlaşmaları ve diğer unsurlarda avantajlar sağlayacak ve işletme verimliliğini arttıracaktır.

Farklı büyüklüklerde gemi gruplarına odaklanma ise pazarda farklı büyüklükteki gemilerde oluşacak yükseliş ve düşüşlerde firmayı avantajlı kılacaktır. Ancak uygun ağırlıkların belirlenmesi ve formülasyonu özellikle bu belirsiz pazarda önemli bir karar unsurudur.

Ayrıca kardeş gemiye odaklanma amacıyla aşırı oranda borçlanma da riskli bir yaklaşımdır.

Tecrübeli, araştırmacı, analizleri doğru yorumlayabilen güçlü yönetim ekibi; günümüzde işletmeler, yönetim, teknik ve finansal alanlarda tecrübeli ekiplere öncekinden daha fazla ihtiyaç duymakta, ayrıca bu kişilerin araştırmacı ve analizleri doğru yorumlayabilmesi de gerekmektedir. Gereğinde bu konularda dışarıdan destekler de alınmalıdır.

Gemi operasyonlarının içeriden yönetilmesi; imkanlar el veriyor ise gerek ticari gerekse teknik yönetimin tek elden yapılması gittikçe önem kazanan bir durumdur. Tek elden yapılan yönetimin başarılı olması durumunda bu durum rakipler üzerinde daha yakından operasyonları izleyebilme, kiralama ve bakımları daha uygun şekilde ayarlarak yüksek kalite, güvenilirlik ve etkinlik sağlanmasıyla rekabetçi avantaj sağlamaktadır

Uluslararası pazarlardaki çevreler ve otoritelerle ilişkileri güçlü yönetim ekibi; başarılı olmanın yolu günümüzde saygın yöneticilere sahip olmak ve yanısıra bu yöneticilerin denizcilik ve finans piyasasındaki ilişkilerinin güçlü olmasından geçmektedir. Büyük charter firmaları, tersaneler, brokerlar ve finansal kurumlarla ve diğer paydaşlarla ilişkilerin sağlamlığı operasyonel başarıyı her alanda getirmektedir.

Güçlü bir bilanço ve düşük borçluluk seviyesi; güçlü bir bilanço ve düşük borçluluk düzeyi gelecekte yatırım ve satın almalar ile bağlantılı olası kredi olanaklarından daha kolay faydalanma ve eldeki nakdi diğer borç alanlarına kanalize edebilme serbestliği sağlayacaktır. Çok sevdiğim bir söz tarzı değil ama maalesef “nakit kraldır”.

Önemli bir soru da “küçük ölçekli armatörlerin yukarıdaki hususları nasıl ve hangi formulasyon ile sağlayacağıdır”; esasen bu sorunun cevabı uygulamada zor olsa da oldukça basittir, “birleşerek ortak havuzlar oluşturmak”. Bu satırları okuyan okuyucularımızın aklına bunun ülkemizde çok zor olabileceği düşüncesi gelebilir. Ancak muhtemel sorunlar ne olursa olsun özellikle bu husus zorunludur. Bugün dünya üzerindeki büyük filolar ve armatörler dahi gemilerini ortak havuzlarda birleştirmeye çalışmaktadır. Durum böyle giderse ve bu konuda başarılı olunursa (ki bazı başlangıçlar olmuştur); Türk firmalarının rekabet edebilme ve yaşabilme şansı üstelik piyasaların mevcut kötü seyri devam ederse maalesef kalmayacaktır. Umarım bu konudaki olumsuz öngörülerim yanlış olur ancak ufukta görülenler bunlardır. Yalnız bu konuda çalışma yapılırken anti-tröst yasaları ve uygulamaları hususunda ayrıca dikkatli olunmalıdır.

Bir diğer görüşüm de sektörel anlamda bu zamana kadar takip ettiğimiz zihniyet ve anlayışları değiştirmemiz gerekliliğidir. Çünkü uzun senelerdir denizcilik sektöründe olan kişiler olarak takip ettiğimiz temel prensipler ve iş anlayışları sektörümüzü dünya üzerinde çok da hak ettiği yerlere getirememiştir hatta halkımız bir türlü denizciliğe yakınlaşmamış ve yakınlaşamamıştır. Kısaca yeni anlayış ve stratejilere ihtiyacımız olduğumuz açıktır.


Türk Denizcilik Piyasasında Yer Alan Paydaşlar

Son olarak yukarıdaki şekilde sektörümüzde yer alan paydaşlar görülmektedir. Sektörümüzdeki paydaşlar gerek kendi içlerinde gerekse diğer gruplardaki paydaşların ellerini güçlendirmediği sürece başarılı olamayacaklardır. Örneğin Armatörlerimiz, Türk tersanelerini ve brokerlarını, Türk tersaneleri yine benzer paydaşları, brokerlar da bu gruplar güçlü olmadığı sürece uluslararası alanda başarı şansı azdır. Bu konudaki örnekleri yukarıdaki tüm gruplar için çoğaltmak mümkündür.

Örneğin Norveçli bir armatör gemi ihtiyacı olduğunda kendi tersaneleri ve brokerlarını ve diğer ulusal paydaşlarını kullanmaktadır. Bu konuda diğer bir ülke tersanesine ya da brokerına doğrudan yönelmemektedir. Yan sanayi dahi kendi tersaneci ve armatörünü pozitif anlamda desteklemektedir (tersanelerimiz bazı yan sanayi ürünleri konusunda ilgili yabancı üretici firmalardan destek alabilmenin zorluğunu iyi bilmektedir. Gerek fiyat, gerekse diğer hususlarda ülkemiz tersanelerine kendi bölgelerindeki koşullardan daha farklı uygulamalar yaşatılmakta ve özellikle bazı ürün gruplarına tersanelerimizin girmesi açıkça ifade edilmese de istenmemekte ve zorluklar çıkarılmaktadır). Benzer sıkıntıları armatörlerimiz şu an olmasa da ileride bazı sofistike ve gelişmiş gemi gruplarına girdiklerinde yurtdışında yaşayacaklardır, ilgili tersaneler bu tür gemilerini ya gizleyecek ya da tarafımıza doğrudan satmak istemeyecektir. Dolayısıyla ülkemizde ulusal paydaşlar arasında koşulsuz destek ve pozitif ayrımcılık şart gözükmektedir. Yoksa bunun faturası ileride daha da fazla ödenecektir. Kısaca dengelerin çok iyi kurulması önemlidir, şüphesiz yurtdışı piyasalarla işbirliği yapılacaktır ama uzun vadeli çıkarlar daima gözönünde tutulmalıdır. Yoksa her bir grup sadece dış piyasalara bağlı olarak yaşamaya mecbur kalacaktır.

Son olarak bir sözümüz de denizcilerimiz ve mühendislerimizedir. Maalesef azınlık olan belirli sayıdaki arkadaşlarımız dışında krizden sonra öneriler ortaya çıkmamıştır. Mevcut krizle en çok zarar gören ilgili grupların mesleğidir ve amacımız hiçbir grubu eleştirmek değil kriz konusunda proaktif çözümler geliştirilmesi hususunda birlikteliğin sağlanmasıdır.

Yazımızın faydalı bulunması temennisiyle iyi çalışmalar dilerim.

Saygılarımla,

Osman Kaya TURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder