30 Ocak 2013 Çarşamba

Yatırım mı, nakit mi? Profesyonel yönetim anlayışı mı, böyle devam mı?

 

Bu yazıyı yazmadan önce son dönemde bakmamız gereken nedir diye çok düşündüm; acaba piyasalar mı yoksa firmaların mevcut durumları ve iç dinamikleri mi?

Günümüz koşulları öyle çetinleşiyor ki, sürpriz şekilde piyasalar az da olsa düzelebilse dahi, yeterli kabiliyete sahip olmayan firmaların orta ve uzun vadede ayakta kalabilmesi zor gözüküyor. Daha da kötüsü, uzmanlara göre, bu tür firmalardaki yöneticiler ve patronlar genelde bu yetersizliği göremiyor ve kabul etmek istemiyorlar. Ne olursa olsun işletmelerde başarılı ülkelerde olduğu gibi kaliteli ekipler ve yöneticiler ile her alanda ilerici ve proaktif yaklaşımlar şart gözüküyor.

Çünkü maalesef piyasalar böyle giderse eski müşteri profilini gelecek yıllarda göremeyeceğiz.

Bu bağlamda belki de en doğrusu ekonomide öne çıkan ana başlıklara yer vermek ve bunları tekrar irdelemek;

-          Ülkemiz açısından gerek bireysel gerekse kurumsal kredilerdeki artış ileride bankalar açısından tehlike yaratacak gibi duruyor. Ayrıca inşa piyasası başta olmak üzere aşırı değerlenmiş gözüken aktiflerin gerçekliği sorgulanmalıdır, yoksa ileride sıkıntı oluşturacağı kesin gözüküyor.

-          ABD’deki büyüme ve işsizlik verileri her ne kadar gelişme gösterse de gerek mali uçurum gerekse yavaş hareketler ile bir türlü verilemeyen kararlar endişeleri ve belirsizlikleri sıcak tutmaktadır. Benzer yavaşlık ve kararsızlık İspanya, Yunanistan, Portekiz ve hatta İtalya konusunda AB’nde de devam etmektedir. Ekonominin bu şekilde ağır seyretmesinden ise belirli çevrelerin faydalandığı açıktır ve esasen krizin faturası bu krizin oluşmasıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan en masum grup olan dünya halklarına kesilmek istenmektedir.

-          Global büyüme tahminlerindeki azalmalar ve artan global durgunluk tehdidi iş hacimlerinde ve yatırımlarda düşmelere yol açmaktadır.

-          Benim tabirimle sıkışan ve kararsız mevcut piyasa ortamında, bankaların 2013 yılında gerek denizcilik gerekse diğer sektörlerde daha fazla denetime geçeceği kesin gözüküyor.

-          Başta Çinliler olmak üzere Uzakdoğulular genelde herşeyi mevcut durumundan çok daha iyiymiş gibi göstermeyi seviyorlar. Bu tür şeyler bazen ülkemizde de yaşanabiliyor. Umarım bu tür yanlış bilgilenmeler zaten zor olan piyasaları yanıltmaz ve yapılması gerekenleri de unutturmaz.

-          Denizcilik sektörü tamamen global ekonomiye bağlı olarak seyrediyor. Mevcut global sıkıntıların etkisindeki sektörde fazla gemi arzı ise sektörü daha da kötü duruma düşürmektedir.

-          Mevcut güçlüklere alternatif olan Eco gemiler de yeni dönemde karşılaşacağımız etmenlerden olup, bunlar da zaten gençleşmiş filonun üzerine ekleneceklerdir. Ancak bu tür gemilerin pazarı önemli ölçüde etkileyeceği ve diğer normal gemilere göre daha rekabetçi olacağı da kesin gibidir.

-          Konuya farklı bir açıdan bakılırsa piyasada mevcut durumda fazlalık gibi görünen gemiler aslında yeni olsalar da modern ya da Eco gemiler değiller, dolayısıyla akılcı fiyatlara Eco gemilerin siparişini vermek için iyi zamanlar olduğunu düşünen yatırımcılar da olacak gibi gözüküyor ve bu sayı eğer gerçekten fazla olursa diğer gemilerin Eco gemiler karşısında rekabet şansı da oldukça düşük olacak.

-          Gemi değerlerinde düşme beklentisi devam ederken, Balast suyu gibi düzenleyici organlara uygunluğu sağlamanın maliyetleri de armatörlere fazla gelebilecektir.

-          Biraz da en önemli göstergelerden biri olan kuru yüke bir bakalım;

-           Yeni inşa siparişleri % 20’ler düzeyindedir.

-          2012 yılında filodaki artış % 12-13 düzeyinde olup, 2013 yılında da hurdaya ayırma ve iptallere rağmen % 7-8’ler düzeyinde olacağı beklenmektedir. Bunun da yeni gemilere talep artışını engelleyebileceği, navlunları ve gemi değerlerini de baskı altında tutacağı düşünülmektedir.

-          Yeni inşa kontratları ise yok denecek kadar azalmıştır.

-          Liman sıkışıklıkları filonun % 5’ini absorbe etmektedir.

-          Resale piyasasında Çin yapımı gemiler çoğunlukta olup, tersaneler satabilmek için BBHP (Bare Boat Hire & Purchase) şeklinde alternatif finansman yöntemleri teklif etmektedir.

-          Yüksek hurda fiyatları ve düşük navlun hurdaya ayırmaları desteklemektedir.

-          Gemi finansmanı hala sınırlıdır.

-          Aktif değerleri düşmeye devam ederken, bu durum yatırım anlamında da fırsatlar yaratmaktadır (yalnız akılcı yatırımlarda!),

 

-          Bu alanda armatörümüz çok olduğu için biraz da kimyasal tanker piyasasındaki rakamları inceleyelim;

-          Piyasada yeni siparişler gittikçe azalırken, ötelemeler de devam ediyor.

Kimyasal Tanker Piyasası

Öngörülen yeni inşaalar (Milyon Dwt)

Ötelenen ya da iptal edilenler (Milyon Dwt)

Gerçekleşen teslimler (%)

Hurdaya Ayırma Yüzdesi

Toplam Filo (Milyon Dwt)

Net Filo Artışı (Milyon Dwt)

Net Filo Artışı (%)

2009

10,8

1,6

85

 

75

7,5

11,1

2010

10,9

4,3

60

3,7

79,4

4,4

5,9

2011

8,1

3,3

60

2,6

83

3,6

4,5

2012 10. Ay

4

1,3

67,5

1,9

86,5

3,5

4,2

 

-          Piyasada filoya bakış ve miktarlar çeşitli kabuller altında oldukça değişse de filonun % 70-75 gibi önemli bir kısmının 10 yaş altında olduğu gözlenmekte olup, bu da hurdaya ayırmaların getireceği kazanımlar doğrultusunda pek de olumlu bir tablo çizmemektedir.

Kimyasal Tanker Piyasası

Gemi adedi olarak yüzde (%)

Toplam DWT üzerinden yüzde (%)

25 Yaş üzeri gemiler

6,4

3,4

20 Yaş üzeri gemiler

12,5

7

 

-          Ancak filodaki artış hızının yavaşlaması ve göreceli olarak kimyasal taşımacılığındaki artışın gemi arzından fazla artabileceği öngörüsü pozitif olarak görülen unsurlardır.

 

-          Tersaneler konusuna Şubat ayında yayınlanacak başka bir yazımda değineceğim için burada fazla değinmiyorum ancak kısaca;

-          AB ülkeleri, Norveç ve diğer ülkeler tersanelerine gizli ve açık şekilde destekleme yapmaktadır.

-          Genellikle onarım faaliyetleri için Avrupa’da da tersaneler arasında işbirliği çalışmaları yapılmaktadır. Fakat bazı sebeplerden tarafımca gerek orta gerekse uzun vadede fazla başarılı olma şansları bulunmamakta olup, görüntü itibarıyla bu tür işbirliklerine taraflarca da uzun vadeli bakılmadığı açıktır.

-          Beklenen eski güzel günlere dönüş bütün bu yazıda sayılanların da etkisiyle gittikçe ertelenmektedir ve bu konuda bir tarih verilebilmesi de zor gözükmektedir. Bu konuda çeşitli uzmanlarca (!) yapılan önceki tahminlerin de boş çıktığı görülmüştür.

-          Belirsizlik kafa karıştırmaktadır, çünkü 2015 ilk yarısında gemi teslim almak isteyen bir armatör neredeyse bugünlerde görüşmelere başlamalıdır.

 

SONUÇ: Genel teamül “nakdi elde tutma ve mevcut pozisyonu koruma” şeklindedir. Ancak cazip yatırımlar da var ise değerlendirilmelidir.

 

Önemli Not: Yeni yazılarımızı anında e-mail adresinize almak için sağ tarafta yer alan "YAZILARA ABONELİK" kısmına e-mail adresinizi yazınız ve adresinize gelecek e-postadaki bağlantıyı tıklayarak aboneliğinizi onaylayınız (e-postanın gelmemesi durumunda önemsiz veya spam kutularınızı kontrol ediniz).

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder